31 Aralık 2018 Pazartesi

Küçük Prens Özet

      







      Yazar Adı: Antoine De Saint-Exupery
                                          Basım Tarihi: İstanbul,2016
                                          Sayfa Sayısı:151
                                          Yayın Evi: Olympia Yayınları
                                          Baskı:Melisa Matbaası  
       Kitabın Konusu
B612 Astroid'den dünyaya gelen Küçük Prens'in başından geçen maceralardır.
       Kitaptaki Ana Düşünce
Küçüklerin gözüyle büyüklerin yaptığı hatalar anlatılmaktadır. 2. Sahip olunan şeylerin kıymetini bilmek gerektiği 3. Güzelliklerin fark edilmesi gerektiğidir.
       Yazar Hakkında:
“Fransa'nın Lyon şehrinde doğdu. Uçaklarla 12 yaşında tanıştı. Evlerinin yanındaki hava alanına gizlice girer uçakları yakından seyrederdi. 12 yaşındayken bir pilot onu uçağına aldı ve uçurdu.Liseyi bitirdikten sonra pilot olmayı çok istediği halde annesini kırmamak iςin denizcilik okuluna kaydoldu. 19 yaşında Ecole des Beaux-Arts'ta mimarlık fakültesine girdi. 21 yaşında orduya çağrıldı. Eğitimini yarıda bırakıp askere gitti. Askerlik görevini Fransız Hava Kuvvetlerinde teknisyen olarak yaρtı. Strasbourg şehrinde pilotluk eğitimi aldı. Askerliğin ardından ailesinin isteği üzerine Paris'te bir ofiste kamyon satıcısı olarak çalışmaya başladı.
1926 yılı hayatında biɾ dönüm noktası oldu: Tekɾaɾ uçmaya başlamıştı. Toulouse ve Dakaɾ aɾasında posta seɾvisi yaρan uçağın pilotu olaɾak göɾeve başladı. İlk kitabı Güney Postası'nı bitiɾdi. Buɾada ilk uçuş deneyimleɾini anlatıyoɾdu. sozkimin.com Aynı şiɾketin Aɾjantin bölge soɾumluluğuna getiɾildi. Gece Uçuşu adlı ɾomanı Aɾjantin'deki yaşantısını anlatıɾ. Paɾis'te evlendi. 35 yaşındayken uçağı aɾıza yaρtı ve Tunus'ta çöle zoɾunlu iniş yaρtı, kayboldu. Döɾt günlük zoɾlu çöl maceɾası aɾdından biɾ Bedevi taɾafından bulundulaɾ. En önemli eseɾi Küçük Pɾens'i de bu dönemde yazdı. Savaşın getiɾdiği yıkımın oɾtasında dünyaya biɾ umut mesajı veɾmek istiyoɾdu. Bunu Küçük Pɾens'te biɾ çocuğun gözüyle yaρmaya çalıştı. Ülkesinin işgal altındaki duɾumu onu çok üzmekteydi. Olaylaɾ kaɾşında sessiz kalamayacağına kaɾaɾ veɾeɾek ABD oɾdusuna katılaɾak yüzbaşı ɾütbesiyle Kuzey Afɾika'ya gitti. Göɾevi Alman oɾdulaɾının haɾeketini havadan izlemekti. Yine böyle biɾ keşif uçuşu sıɾasında 31 Temmuz 1944'te uçağı vuɾuldu ve Maɾsilya açıklaɾında denize düştü. Uçağının enkazı 2000 yılında balıkçılaɾ taɾafından bulundu.”
        Kitap Özeti
Kitabımız 6 yaşındaki bir çocuğun “Yaşanmış Öyküler” adlı kitaptaki bir resmin ilgisini çekmesiyle başlar.O resimde vahşi bir hayvanı yutmak isteyen boa yılanını görür ve onun resmini çizmeye başlar.Büyüklere yaptığı resimden korkup korkmadıklarını sorar ve her seferinde aldığı yanıt hayal kırıklığı olur.Büyükler ona boa yılanının içiyle dışıyla ilgilenmeyi bırakıp daha önemli şeyler olan matematikle,coğrafyayla vb. derslerle ilgilenmesini söylerler bunun üzerine çocuk resim yapmayı bırakır belki de ileride çok iyi bir ressam olabilecekken.Çocuk büyür ve pilot olur fakat pilot 6 yaşında çizdiği fil yutmuş boa yılanı resmini cebinden hiç çıkarmaz.Ne zaman kendince zeki gördüğü arkadaşlık kurduğu birini bulsa ona yaptığı resmi gösterir fakat cevap hep aynı,o bir şapka.Bu cevabı aldıktan sonra pilot onunla daha çok sayıları ilgilendiren şeylerden konuşur.Ta ki uçağı Sahra Çölü yakınlarında kaza geçirene dek.Güneş doğmaya yakın bir sesle uyanır pilot. Bana koyun çizer misin? Şaşkınlıkla ne diye yanıtlamış pilot,ses bir kez daha bana koyun çizer misin?Pilot anlam verememiş,bulunduğu yere en yakın yerleşim yeri binlerce mil ötedeymiş ve çevresinde ne bir insan ne başka bir şey yokmuş.Pilot küçüğe sen burada ne arıyorsun diye sormuş fakat aynı soruyla tekrar karşı karşıya kalmış bunun üzerine pilot cebinden 6 yaşında çizdiği resmi çıkarmış ve küçük prense vermiş ben fil yutmuş boa yılanını istemiyorum koyun çizmeni istiyorum demiş prens,pilot çok şaşırmış bugüne kadar çizdiği resmi hiç kimse anlamıştı oysa küçük prens anlamıştı bunun üzerine pilot koyun resmi çizmiş ama küçük prens hiçbirini beğenmiyormuş en son üzerine üç delik açtığı bir kutu çizmiş ve resmi vermiş ve çok beğenmiş bunu küçük prens.Pilot küçük prensi yakından tanımak için sorular soruyormuş ama küçük prens cevap vermeyip kendi sorularına cevap istiyormuş.Sorduğu sorulardan ve kendi kendine verdiği cevaplardan küçük prensi tanımaya başlamış ve onun ufak bir gezegenden geldiğini anlamış ve pilota göre bu gezegen Asteroit B-612ymiş.
Bu gezegeni ilk Türk bir gök bilimci bulmuş güzel bir sunumla açıklamış fakat fes ve şalvar giydiği için değer vermemişler.Daha sonra çıkarılan kılık kıyafet kanunuyla aynı gök bilimci şık giysiler giyerek bunu tanıtmış ve görüşleri kabul edilmiştir.Çünkü büyükler hep rakamları severlermiş.(27.Sayfa)Hiçbir zaman arkadaşlarımızın sesini nasıl oyunlar sever,koleksiyon yapar mı gibi sorular sormayıp hep kaç kardeş,babası kaç para maaş alıyor gibi rakamsal ifadelere önem verirlermiş.Küçük prensin gezegeninde iyi ve kötü çalılar varmış bunlardan kötüsü boabap ağaçlarıymış onlar daha küçük bir çalı halindeyken onlardan kurtulması lazımmış yoksa yaşadığı gezegen yok olurmuş bu yüzden bir koyun istiyormuş. Birde iyi olan gülü varmış.Ve pilota koyunların gülleri yiyip yemediğini sormuş pilot yerler diye yanıtlamış bunun üzerine küçük prens tekrar sormuş peki o zaman dikenleri ne işe yarar diye sormuş pilot o an işiyle meşgul olduğundan tersleyerek hiçbir şeye,önemli işlerim var deyip konuyu kapatmak istemiş bunun üzerine küçük prens kızarak sende büyükler gibisin diyerek neden öyle dediğini anlatmaya başlamış: dünyaya gelmeden önce 6 tane gezegen gezdim.İlkinde kendinden başka kimsenin yaşamadığı yerde hüküm kurmaya çalışan bir kral vardı,ikincisinde kibirli bir insan,üçüncü gezegende ayyaş biri vardı içki içtiğinden utanan biriydi,dördüncüde önemini kıymetini bilmediği şeylere sahip bir iş adamı,beşincide hiçbir şeyi sorgulamadan işine bağlı bir işçi vardı,kendi dışından bir şeyle ilgilenen tek kişi oydu,altıncı gezegende coğrafyacı vardı gezip görmeden,bilmeden bir şeyler yazan bir coğrafyacı.Hepsinin ortak özelliği büyüklerin garip olduğu ve kendilerince yeryüzünde çok fazla yer kapladıklarına düşünmeleriydi.Ve geldiğim son gezegen dünyaydı.Dünyada ilk karşılaştığım yılan oldu ona buranın neresi olduğunu neden etrafta kimse olmadığını sordum yılan anlatmaya başladı ve sonunda insanların çok olduğu yerlerde de insanlar yalnız olabilir dedi başta bunu anlamadım yılanda açıklamadı nasılsa bir gün anlayacağımı düşünerek.Ve yoluna devam ettim karşımda güllerin olduğu bir gül bahçesine geldim şaşkınlıkla siz kimsiniz diye sordum onlarda biz gülleriz dedi.Bunun üzerine çok mutsuz hissettim kendimi çiçeğim bana evrende tek gül olduğunu söylemişti fakat şuanda karşımda beş bine yakın gül duruyordu.O anda eşsiz bir çiçeğim olduğu için kendimi zengin zannediyordum oysa sıradan bir gülüm vardı böyle büyük bir prens olamam ki diye düşünüp ağlamaya başladım.Tam o sırada tilki ortaya çıktı ve konuşmaya başladık tilki başta benden uzakta duruyordu ben ise ona üzgün olduğumu söyleyip oyun oynamak istedim tilki bunun olamayacağını kendisinin evcil olmadığını söyledi,evcil ne demek diye sordum bunun üzerine tilki açıkladı,bağlar kurmak demek.Sen henüz benim gözümde,sana benzeyen yüzlerce çocuktan yalnızca birisin.Benim sana ihtiyacım yok,senin de bana.Bende senin gözünde yüzlerce tilkiden biriyim ama beni evcilleştirirsen birbirimize ihtiyaç duyarız.Sen benim için dünyada tek olursun, ben senin için tek olurum demiş.(Sayfa 110)Yavaş yavaş anlıyordum,bir çiçek var sanırım o beni evcilleştirdi diye devam ettim.Tilki lütfen beni evcilleştir çünkü insan,yalnızca evcilleştirdiği şeyleri tanır ve bunu yapmak için emek ve sabır gerekir dedi.Bunun üzerine kabul ettim ve beraber zaman geçirmeye başladık,bağlar kurduk.Sonra güllerin yanına gittim ve siz benim güllerime hiç benzemiyorsunuz çünkü sizi kimse evcilleştirmemiş benim için sıradan güllersiniz sizin için ölmeye değmez.Ama benim gülüm için değer çünkü onu ben suladım, rüzgardan ben korudum o benim biricik gülüm dedim ve tilkinin yanına gittim tilkiyle ayrılık vakti geldi ayrılmadan tilki sana verebileceğim sır şudur: insan,gerçeği ancak yüreğiyle baktığı zaman görebilir.Gülünün senin için değerli olmasının sebebi,ona zaman harcaman ve fedakarlıkta bulunmandır(sayfa 117) dedi.İşte böyle diye anlattı prens her şeyi pilota,bunun üzerine pilot şimdi bunların sırası değil susuzluktan ölmek üzereyim demiş.Prens ölecek bile olsan dostun olması iyi bir şeydir,hadi bir kuyu aramaya çıkalım demiş ve çölde yola koyulmuşlar.Yolda prens uyuyakalmış pilot kucağına almış ve taşımaya başlamış kucağında narin bir hazine taşıyormuş gibiymiş baktığında dış kabuktan başka bir şey değilmiş fakat tilkinin dediği gibi asıl önemli olan gözle görülmüyormuş.Ve sonunda bir kuyu bulmuşlar kuyudan su çekerken çıkrığın çıkardığı ses onlara şarkı gibi gelmiş bunun nedeni aradıkları şeyi bulmalarıymış insanların aradıkları şey kimi zaman bir gül,bir su olabilir yeter ki gözleriyle değil yüreğiyle bakmasını bilsinler.(Sayfa 131)Sularını içtikten sonra konuşmaya başlamışlar prens yarın yeryüzüne gelişimin yıldönümü, buraya yakın bir yere düşmüştüm demiş ve pilot anlamış 1 hafta önce karşılaştıkları yer tesadüf değilmiş prens geldiği yere geri dönüyormuş konuşmaları bittikten sonra prens pilota yarın akşam gelmesini söylemiş yarın evime dönüyorum oraya gitmesi çok zor ve uzak demiş.
Ve eklemiş bir yıldızda yaşayan çiçeği seversen geceleri gökyüzüne bakmak çok hoş olur,bütün yıldızlar çiçek açar ben gittikten sonra yıldızları seyret,benim yıldızım senin için herhangi bir yıldız olacak bu yüzden yıldızları hep seveceksin demiş.(Sayfa140)Ve ertesi gün küçük prens kumların arasından kaybolmuş pilot hep onun sağlam bir şekilde gezegenine döndüğünü düşünüp yıldızlara her baktığında mutlu olmuş.
 Yorum Bölümü
Kitabı ilk okuyuşumda sadece bir çocuk kitabı diye başlayıp her okuduğumda farklı şey bulan bir ben. Kitabı okumaya başladığım günden beri bitirip başa döndüm ve son bıraktığımda 19 kez okuduğumu fark ettim.Kitabı her okuyuşumda farklı cümleler,farklı anlamlar çıktı eğer güzel ve anlamlı gelecek yerleri yazacak olsaydım sanırım kitabın tamamını yazardım.Kitap bana çocuk kitabından daha çok hayat kitabı oldu. Ve bu kitabı hayat kitabı yapan şeylere gelelim:
1)      Büyükler sadece bakarlar, görmeye anlamaya çalışmazlar.
6 yaşında pilot fil yutmuş bir boa yılanı çizdiğinde, etrafındaki büyükler bir şapka gördü.
2)      Duygularını saklamak bazı şeylere bedel olabilir.
Küçük prens beslediği ve baktığı gülüne yeni gezegenler keşfetmek istediğini ima ettiğinde, gülü ona ihtiyacı olmadığını ve kendi başına idare edebileceğini söyledi. Sonra gitmemesini istese bile artık çok geç olmuştu.
3)      Başkalarından çok kendini yargılamalı insan
İlk uğradığı gezegende, boş bir gezegene hükmeden kral ona kendini yargılamanın başkalarını yargılamaktan çok daha zor ve çok daha önemli olduğunu öğretti.
4)      Birilerinden öğreneceğimiz her zaman bir şeyler olabilir.
Küçük Prens tilkiden önemli hayat dersi öğrendi.
“İnsan gerçeği ancak yüreğiyle baktığı zaman görebilir.”Gülünü önemli kılan, ona harcadığın zamandır.”
5)      Sevdiklerimizin yerini hiçbir şey dolduramaz.
Küçük Prens, güzel güllerin bulunduğu bahçenin ortasında bile kendi gülünü düşünmekten vazgeçemiyor.Hiç biri kendi gülünün yerini tutmuyordu.Çünkü sevdiklerine zaman harcarsın, bir şeyler paylaşırsın ve sevdiklerini önemli kılanda onunla kurulan bağlardır.


Aslında sadece okuduğun kitaplarda değildir güzellik,marifet okuyanda da vardır bu özellikler.“Küçük Prens” benim için sadece ismini duyduğum sıradan bir kitaptı ama okurken bağlar kurdum onunla emekle,sabırla okudum onun benimle paylaştıkları vardı benim onda kendimi  bulduklarım.Tilkinin de dediği gibiydi aslında insan ancak gerçeği yüreğiyle baktığı zaman görebilir.







1 yorum: